"Mükemmel olan birini tanıyor musunuz?" ya da "Mükemmel olan bir şey var mı?"
Kişi diyete başladığında genellikle "listeme birebir uyacağım, sıfır kaçamak ile besleneceğim, asla diyete aykırı bir yiyecek yemeyeceğim" gibi katı kurallar koyarak gerçekçi olmayan, mükemmelliyetçi bir tutum ile diyete başlar. Böyle katı bir tutum ile başlanan diyet ya uzun sürmez ve kişi yarım bırakır ya da kilo verdikten sonra verdiği kiloları yeniden alır. Çünkü diyet esnasında koyduğu katı kurallar sonucunda sevdiği yiyeceklerden tamamen mahrum kalma hissi istediği kiloya ulaştıktan sonra bu yiyecekleri "tıkınırcasına" ya da “aşırı yeme"sine neden olur. Bazen ise kişi henüz diyet sürecindeyken bu aşırı ve aniden yeme davranışını gösterir. Görüldüğü üzere aslında "mükemmel" iyi'nin düşmanıdır.
Kişinin mükemmel olma çabası, mükemmel diyet yapmaya uğraşması ve mükemmelliyetçi hedefler belirlemesi hayal kırıklığı yaşamasına neden olmaktadır. Mükemmel bir fiziksel görünüme ve kiloya ulaşma arzusu diyet esnasında ya da hedefe ulaştıktan sonra "aşırı yeme" davranışına sebep olarak kendisini kötü hissetmesine yol açmaktadır. Bunun sonucunda ise yeme bozuklukları ya da yeme davranış sorunları gelişmektedir.
PEKİ NE YAPMALIYIZ?
Öncelikle katı bir diyet tutumu ile gerçekçi olmayan hedefler belirlemek yerine, sağlıklı ve sürdürülebilir bir beslenme planını yaşam tarzımız haline getirme amacı ile gerçekçi hedefler belirlemeli ve kilo verme sürecine daha az kaygılı yaklaşmalıyız.
Herşeyden önce kendimize karşı katı tutumlar sergilemek, kendimizi diyetteyken savaşta ya da mücadelede hissetmek yerine kendimize karşı daha şefkatli, ılımlı ve anlayışlı yaklaşarak uzman denetiminde sevdiğimiz yiyecekleri de tüketerek denge kurmayı öğrendiğimiz, açlık tokluk sinyallerini algıladığımız ve keyif aldığımız bir sağlıklı beslenme alışkanlığı edinmeliyiz.
Diğer önemli sorun ise, diyette "ya hep ya hiç" tarzı düşünce şeklidir. Mükemmelliyetçi tutumun bir özelliği de "siyah-beyaz" düşünce yani diğer adıyla "ya hep ya hiç" tarzı çarpıtılmış düşüncelerdir. Siyah-beyaz düşünceler yerine gri düşünmek gereklidir. Çünkü kişi "siyah-beyaz" tarzı düşünceye sahip olduğunda ya tamamen kusursuz bir şekilde beslenerek "listeme birebir uyacağım, asla fazla yemeyeceğim" gibi düşüncelere sahip olmakta ya da en ufak bir kaçamak yaptığında "battı balık yan gider", "nasılsa bugün bozuldu artık istediğimi yiyeyim, yarın yeniden başlarım" gibi düşüncelerle o gün sınırsızca ve aşırı miktarda yemektedir.
Tüm bunlarla birlikte, kilo vermeye karar verdiğinizde "ayda en az 4-5 kg vermeliyim" ya da "her hafta kesinlikle 1 kg vereceğim" tarzında kendinize katı süreler koyduğunuz düşünce stili de kendinizi baskı altında hissetmenize neden olarak "aşırı yeme" davranışına yol açmaktadır.
Bu nedenle şu şekilde olan daha gerçekçi ve ılımlı düşünce tarzı çok daha az kaygılı ve oldukça huzurlu hissetmenizi sağlayacaktır: "ayda 4 kilo versem iyi olabilir ama veremesem de sorun yok çünkü sağlıklı beslenmeyi öğrendiğim sürece nasılsa kilo vereceğim".
-Mükemmel ya da kusursuz beslenmeniz gerektiğini düşündüğünüzde bir kağıda bu sloganları yazabilirsiniz:
"Bir savaşta değilim ve kendime daha şefkatli yaklaşmalıyım"
"Günü geldiğinde hedefime ulaşacağım, acele etmemeliyim"
"Katı kurallar koyarak kendimi mücadelede hissetmem diyetimden nefret etmeme ve sonunda kiloları geri almama sebep olacaktır"
"Amacım sevdiğim yiyecekleri de tüketebildiğim ve denge kurabildiğim sağlıklı ve sürdürülebilir bir beslenme alışkanlığı edinmek"
"İyi besin - kötü besin yoktur, denge vardır"
"Acele etme, sonuca değil sürece odaklan"
-Ek olarak, katı ve mükemmelliyetçi kurallar koyduğunuzda kendinize şunu sorun:
" Bir yakınım sınavdan 100 yerine 90 alsaydı ona ne derdim?" ya da "bir yakınım diyette kaçamak yapsaydı ona ne söylerdim?" gibi sorular yoluyla kendinize yönelik daha gerçekçi ve şefkatli cevaplar bulabilirsiniz.
Online Randevu Almak İçin Tıklayınız.
