Blog Yazıları

Kahve, dünyada en çok tüketilen içecekler arasında suyun ve çayın ardından üçüncü sırada yer alır.

Kahve bitkisi dünyada başlıca 2 bölgede yetişir. Bu bölgelerden Arabica ve Robusta çekirdekleri olarak iki farklı çekirdek toplanır. Arabica’nın, kafein oranı daha düşüktür bu yüzden içimi daha yumuşaktır. Robusta’nın ise kafein oranı daha fazla olduğundan daha sert kahveler ortaya çıkar.

Kahvelerin içindeki kafein miktarı farklılık gösterir. 150 ml kahvedeki kafein miktarı 30 ila 175 mg aralığında değişir. Kafein tüketimi vücutta farklı etkiler meydana getirir. Örneğin; kafein etkisiyle, sinir sisteminde norepinefrin hormonu salgılanır. Böylelikle yorgunluk hissi azalır, daha zinde hissedilir. Ayrıca kafein, kan dolaşımını hızlandırır ve kalp ritminde değişiklikler meydana getirebilir. Dolaşımın hızlanması, böbrek işlevini artırarak lavabo ihtiyacını sıklaştırabilir. Bu olaya kafeinin diüretik etkisi denir. 

Kahve, mide asidi salınımını ciddi şekilde arttırdığı için gastrik reflüsü ya da mide hassasiyeti olan kişilerin kahve tüketimine dikkat etmesi gerekir. Hipertansiyon ve uyku problemi durumunda kahve tüketimi azaltılmalı veya bırakılmalıdır. Fazla kafein tüketiminin en yaygın etkileri arasında kalp çarpıntısı, bağırsak problemleri, titreme, gergin ruh hali, uykusuzluk sayılabilir. Günlük 400 mg'dan fazla kafein tüketilmemelidir.  

100 ml sade kahve, yaklaşık 1-2 kalori enerji içerir. Ancak sütlü, şekerli, şuruplu veya kremalı kahveler, günlük beslenme alışkanlıklarında fazlaca yer alıyorsa, kahvenin enerjisi artar ve günlük toplam enerji alımını artırarak kilo almaya sebep olabilir. Yukarıda bahsedilen diüretik etki kaynaklı, sade kahve tüketimi çok fazla ise yine kiloda ödeme bağlı artış görülebilir. 

Diyetisyenlerimizden randevu almak için tıklayınız.