Kahverengi tüylü kabuğu, parlak yeşil eti, siyah küçük çekirdekleri olan kivinin anavatanı Çin’dir ve Çin’in milli meyvesi olarak kabul edilir. Yumurta büyüklüğünde ve tatlı bir tada sahiptir.
100 g kivi;
Enerji |
61 kcal |
Karbonhidrat |
15 g (9 g şeker, 3 g lif) |
Protein |
1.2 g |
Yağ |
0.6 g |
A vitamini |
93 IU |
C vitamini |
92.7 mg |
E vitamini |
1.5 mg |
K vitamini |
40.3 ug |
Folat |
25 ug |
Potasyum |
312 mg |
Demir |
0.3 mg |
Kalsiyum |
34 mg |
içermektedir.
İyi bir C vitamini, K vitamini E vitamini, folat ve potasyum kaynağıdır.
1 porsiyon kivi günlük C vitamini ihtiyacını %273 oranında karşılamaktadır. İçerdiği diğer polifenollerle birlikte bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olarak hırıltılı solumayı, tıkanıklığı ve boğaz ağrısını azaltarak hastalık semptomlarını hafifletebilmektedir. Ayrıca yapılan bazı çalışmalar C vitaminin astıma yardımcı olduğunu da göstermektedir.
Antioksidan etkisi portakal ve greyfurttan çok daha yüksektir. Özellikle de kivi çeşitlerinden altın kivi oldukça güçlü bir antioksidandır. Yağların oksidasyonunu erken aşamalarda baskılar. Bu nedenle kanser gibi oksidan stresle oluşan hastalıklara karşı koruyucu etki gösterir. İçerdiği zeaxanthin and lutein sayesinde gözler içinde oldukça faydalıdır.
İyi bir lif kaynağı olması nedeniyle sindirimi düzenler ve kabızlığın giderilmesine yardımcı olur. Bunun yanı sıra aktinidin isimli proteolitik enzim içermesi nedeniyle de proteinlerin vücutta daha kolay sindirilmesini sağlar. Ayrıca kan yağlarını ve LDL kolesterolü düşürücü etki gösterir.
Kivideki potasyum kan basıncını düşürmeye, vücutta sodyum birikmesini engellemeye ve damarları rahatlatmaya yardımcı olur. Lifle birlikte içerdiği K vitamini aynı zamanda atar damarlarda kalsiyum birikimini önleyerek kalp krizi riskini azaltabilmektedir.
Kivideki bir diğer yararlı madde ise seratonindir. Bu sayede uyku süresinin ve kalitesini iyileştirerek, bellek ve ruh halini düzenleyerek depresyona yardımcı olabileceğini gösteren kanıtlar vardır.
Çekirdekleri ise omega-3 yağ asidi açısından zengindir.
Pek çok insan kiviyi soyarak tüketmeyi tercih etse de teknik olarak kivinin kabukları da yenebilir. Hatta kivinin antioksidan içeriğinin büyük bir kısmı kabuğundan gelmektedir. Kiviyi kabuklu olarak tüketmek, soyarak yemeye kıyasla lif içeriğini %50, folat konsantrasyonunu %32, E vitamini konsantrasyonu ise %34 oranında arttırmaktadır.
Kiviyi pişirerek tüketmek yerine çiğ meyve halinde yada smoothie yaparak tüketmek C vitamini içeriğini korumak adına daha doğru olacaktır. Günlük 1-2 adet kivi tüketimi ise içerdiği besin ögelerinin sağlık faydalarını görebilmek için yeterlidir.
Kivi tüketimi çoğu insan için güvenli olmakla beraber hassas bünyelerde bir takım alerjik reaksiyonlara sebep olabilmektedir. Fındık, avokado, latekse alerjik olan insanlar özellikle dikkatli olmalıdır. Kivi alerjisi, şişme, kaşıntılı ve sulanmış gözler, burun ve ağızdaki tahriş ve hayati tehlike oluşturabilen anafilaksiye neden olabilir.
İçerdiği yüksek potasyum ise potasyum seviyelerini yüksek oranda değiştirebileceğinden beta blokerleri olan bireyler kiviyi temkinli olarak kısmen tüketmelidirler. Yüksek potasyum böbrekler için, özellikle böbrek hastalığı olanlar için zararlı olabilir. Bunun yanı sıra pıhtılaşmayı yavaşlattığı için kanamayı arttırabilir. O nedenle kanama ile ilgili rahatsızlığı olanlar, kan sulandırıcı ilaç kullananlar yada ameliyat olacak kimseler kivi tüketiminden uzak durmalıdırlar.
Beslenme Danışmanlığı için randevu almak veya ücretsiz ön görüşme yapmak için tıklayınız.