Halk arasında “kemik erimesi” olarak da bilinen osteoporoz kemik kütlesinin kaybı ve kemik dokusunun yapısının bozulması olarak tanımlanabilmektedir. Kemik yapısının bozulması sonucu kemik gücünde azalma ile kırık riskinin artmasıyla karakterize bir hastalıktır.
Osteoporoz en sık görülen kemik hastalığıdır. 50 yaş üzerinde her üç kadından birinde erkeklerde ise beş erkekten birinde osteoporoz görülmektedir. Kemik kütlesindeki kayıplar yaşa ve cinsiyete bağlı olarak değişebilmektedir. Menopoz sürecini takip eden ilerleyen dönemlerde kemik kaybı %2- 4' ü bulmaktadır.
Yirmi yaşına kadar kemik kütlesinde artış görülürken kırk yaşından sonra fizyolojik kayıplar başlamaktadır. Kemik kütlesindeki her %10’luk kayıp hastalık riskini 2 kat arttırmaktadır. Hastalığın riskini arttıran bir diğer etmen ise kalsiyum ve vitaminler yönünden yetersiz beslenmedir.
Osteoporoz Riski Altındaki Kişiler
Genetik yatkınlığı olanlar
Erken menopoza girenler
Süt ürünlerini yeterince tüketmeyenler
Fiziksel aktivitesi düzeyi düşük olanlar
Güneş ışığından yararlanamayanlar
Aşırı alkol kullananlar
Osteoporozun en önemli klinik bulgusu sırt ağrısı, boy kısalması ve kırıklardır.
Osteoporoz etiyolojisine, lokolizasyonuna ve yaşa göre çeşitli gruplara ayrılır.
Bunlar;
Primer osteoporoz
İdiopatik osteoporoz
Postmenopozal (Tip 1) osteoporoz
Senil (Yaşa bağlı- Tip 2) osteoporoz
Sekonder osteoporoz
Bu gruplardan en sık karşılaşılanlar ise postmenopozal (Tip 1) ve senil osteoporoz (Tip 2) ‘dir.
Beslenme Tedavisi
Kalsiyum ve D vitamini osteoporoz tedavisinde temel kilit taşlarıdır. Hastaların fiziksel aktivite düzeylerini arttırmaları da tedaviyi olumlu etkileyen en önemli unsurlardan biridir.
Kemik mineralizasyonunu sağlamak için kalsiyumdan zengin besinler tüketilmelidir. (Süt ve süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler, keten tohumu vb.)
Kalsiyum emilimini etkileyen en önemli unsurlardan biri olan fosfor tüketimine de dikkat edilmelidir. Fazla alımı kemiklerdeki kalsiyum oranında azalma meydana getirirken yetersiz alımı da türlü sorunlara yol açmaktadır. O yüzden dengeli beslenme düzeni oluşturulmalıdır.
D vitamini kalsiyum emilimini kolaylaştırdığı için D vitamini tüketimine ve güneş ışınlarından faydalanmaya da önem verilmelidir.
Günde en az beş porsiyon meyve, sebze tüketilmelidir.
Çay, kahve ve kakao gibi kalsiyum emilimini etkileyen besinlerin tüketimi kısıtlanmalıdır.
Ayçiçeği, mısır, margarin gibi yağlar diyetten çıkarılmalı bunun yerine zeytinyağı diyete eklenmelidir.
Sigara ve alkol kullanımından kaçınılmalıdır.
Genelde osteoporozlu hastalarda görülen bir diğer eksik ise magnezyumdur. O yüzden kişilerin diyetleri magnezyum yönünden de dikkat edilerek düzenlenmelidir.
Risk altında olan kişilerin kilolarını da kontrol altında tutmaları gerekmektedir. Çok kilolu ya da çok zayıf olmak osteoporoz için risk faktörüdür
Osteoporozda Beslenme Danışmanlığı için randevu almak veya ücretsiz ön görüşme yapmak için tıklayınız.